• Künye
  • Hakkımızda
Cuma, Şubat 26, 2021
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
No Result
View All Result
Anasayfa Dünya

Rojava’nın öğrettikleri

Salı, Ocak 26, 2021 09:59
içinde Dünya, Özel
Rojava’nın öğrettikleri
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Rojava’dan öğrenilecek esas ders, halkın etkin olarak alternatif dünyayı kurarken diğerlerini hayal etmeye devam etmesidir. Yaralandı ve terk edildi ama halen nefes almaktadır

Hawzhin Azeez*

BenzerHaberler

Rojava’da devrim ve kooperatifler (1)

Rojava’da devrim ve kooperatifler (1)

KDP’nin derdi ilelebet iktidarda kalmak

KDP’nin derdi ilelebet iktidarda kalmak

George Floyd’un polis tarafından öldürülmesine cevap vermek için yüz binlerce insan Amerika ve ötesinde sokaklara çıktı. Minneapolis, New York, Los Angeles ve daha birçok şehirde adalet talep eden protestocular, daha çok ölüme ve sayısız yaralanmalara yol açan, ölçüsüz polis şiddeti ile karşılaştı…

Protestolarda yaygın olarak duyulan “Adalet Yoksa Barış Yok” sloganı, beyaz üstünlüğünün kanlı tarihi, kapitalizm ve kolonyalizm üzerine kurulan bir politik sistemin nasıl gerçek ve anlam taşıyan bir adaleti sağlayacağı konusundaki asıl soruyu ortaya çıkarıyor. Bazıları polis reformundan bahsederken, diğerleri ise mali kaynağın kesilmesi gerektiğini savunuyor. Halen polisi feshetmenin en iyi seçenek olduğunu tartışanlar var ama birçok kişi -sol dahil- böyle bir sistemin yaşayabilirliğini hayal etmede zorlanıyor.

Mahalleyi korumak

Yine de buna benzer bir sistem Rojava’da, Kuzey Suriye Özerk Bölgelerinde mevcut. Rojava’da, Asayîş (İç Savunma Güçleri) ve HPC (Hêzên Parastîna Civakî: Sivil Savunma Güçleri) güçleri simbiyotik (tamamlayıcı) bir ilişki içerisinde, toplum içerisinde emniyeti ve asayişi sağlamak için birlikte çalışıyor.

Asayîş, trafik kontrolü yapmak, suçluları tutuklamak, aile içi şiddetten mağdurları korumak, güvenlik muhafızları olarak ana yönetim binalarında hizmet vermek ve bir kantondan başka bir kantona insan ve mal hareketliliğini kontrol etmek için çalışmaktadır. HPC’yse bunun karşısında, sadece kendi mahallesinde devriye atan temel güvenlik dahilinde eğitilen insanlardır. İki gücün de amacı, açık bir şekilde halkı terör saldırıları gibi dış tehditlerden korumaktır. Bir mahalleyi koruyan her zaman HPC’dir, asla Asayîş değildir. Asayîş şehri korurken, HPC halkı korumaktadır. İki gücün de en az yüzde 40’ı kadınlara ayrılmış olan cinsiyet kotası bulunmaktadır.

Bu tip alternatif yöntemler sayesinde, güç ve otorite hiyerarşilerini (polis gücü veya ordu gibi) tesis etme ihtimali gözle görülür derecede azalmaktadır, çünkü halk kendini korumaktadır. Güvenlik güçleri, birlikte yaşadığı ve gündelik olarak etkileşim içinde olduğu mahalleyi korurken, bu iletişim sayesinde şiddetin yalnızca nadiren meydana geldiğinin garantisini sağlamaktadır. Eğer meydana gelirse de mahalle komünleri acil bir şekilde toplumsal adaleti, insan onurunu koruyan ve ayrıca bunları ikame eden toplumsal mekanizmaları harekete geçirmektedir.

Onuru korumak

Bu süreç içerisinde, bir grubun, diğerleri üzerinde monopol (tekel-otorite) tesis etme şansı topluluk içerisindeki herkesin kadro sistemine (roster system) katılmalarının teşvik edilmesi sayesinde azalmaktadır. Herkes gönüllü olabildiği gibi bu özellikle, genç kadınların ve erkeklerin IŞİD’e karşı savaşında daha fazla sorumluluk almalarından kaynaklı olarak, yaşlıları da içermektedir. Özellikle kadınlar, sivilleri korumada aktif görev almaktadırlar. Travmatize olan, savaştan zarar gören bir topluluğu, hiçbir şey, bir mahallenin kadınlarının kendinden emin olarak sokak köşelerinde, halkı korumak için keleşlerini tutması kadar iyileştiremez ve güçlendiremez. Bu imgeler korkuyu ve terörü çağrıştırmaz, aksine komünal güveni, insan onurunu, haysiyetini, öz saygısını ve aidiyet duygusunu çağrıştırır.

Bu sistemin sosyal ekolojisi, kadın katılımını yükseltmek, çok kültürlülüğe derin bir saygı duymak ve doğanın kutsallığını tanımakla korunmaktadır. Ataerkil, sosyo-politik, ekonomik ve kültürel hiyerarşileri defetmek için kayda değer eğitimsel uğraşlar olmadan alternatif kurumları yaratmak yeterli olmayacaktır. Bu sistem, demokratikleştirmeye, eğitime ve toplum içerisindeki unutmaya karşı sıkı uğraşlar sayesinde kurulmuştur. Anlam dolu, uzun vadeli ve organik değişimlerin meydana gelebilmesi için tek yol budur.

Toplumun eğitimi

Toplumu yeniden eğitebilmek için, Rojava’da halk tek seferde bir, iki ya da üç ay boyunca akademilere girmektedir. Bu, yönetim kurumlarını da kapsayacak şekilde, gönüllülük esasıyla yapılmaktadır. Örneğin, Eğitim Bakanlığı tek seferde akademiye giren otuz öğretmene kadar olan grupları kadroya almaktadır. Bu süreç esnasında, çalışanlara ödeme yapılmaya devam etmektedir. Çocuklu kadınlar, yurttaşlık görevlerini, demokratik haklarını, toplumsal cinsiyet haklarını, ekolojik sürdürülebilirliği, kapitalizmin tarihini ve daha fazlasını öğrenmek için zamanlarını bilgi edinerek geçirirken, çocuklarını yanlarına alabildikleri gibi, ücretsiz çocuk bakımı hizmetinden faydalanabilmektedirler.

Akademideyken herkes eğitim merkezinin gündelik temizliğine, yemeğine ve idaresine katılmaktadır. Bunun gibi komünal ortak yaşam, yeniden organize olmak ve toplumu yeniden düzenlemek için bilinçli bir uğraş olarak desteklenmektedir. Bu insanlar daha sonra kendi topluluklarına geri dönüp Asayîş’e, HPC’ye bunun yanı sıra, komünlere, kooperatiflere ve yerel meclislere katılmaktadırlar.

Hiyerarşiye karşı

Gelgelelim, bu sistemin kurulmasının önceden mümkün olabilmesi için ideal, demokratik bir toplum projesini karşılayabilecek alternatif bir ideolojiye ihtiyaç vardır. Rojava’nın sistemi, Kürt Lider Abdullah Öcalan tarafından geliştirilen ve Murray Bookchin’in “sosyal ekoloji” düşüncesinden esinlenilen bir teori olarak demokratik konfederalizmdir. Demokratik konfederalizm, kuruluş değerlerinden olan komünal yapılara ve ortak yaşama dayanan anti-hiyerarşik bir yaklaşımdır. Temel olarak, anti-hiyerarşik sistemin çalışabilmesi için etnik, dini ve karar verici süreçlerin eşitliğinin aktif desteklenmesine dayanmalıdır. Bu yaklaşım, zor bir görev olan kamusal alan boyunca kadın özgürlüğünün ve katılımının desteklenmesi ile başlamaktadır. Yüzde 40 ile 60 kadın katılım kotası bütün yönetimsel ve karar verici yapılar boyunca mevcuttur.

Kadın belirleyici

Rojava’nın eşbaşkanlık sistemi, bütün liderlik pozisyonlarının bir erkek ve bir kadın tarafından gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Bu sistem, politik kurumların, yüksek dereceli kadın katılımı ile tabiatı gereği daha kapsayıcı ve demokratik olduğu temel onayına dayanmaktadır. Öcalan’a göre: “Toplumun tam olarak nasıl dönüştürülebileceği, kadınların elde ettiği dönüşümün kapsamı tarafından belirlenmektedir. Benzer şekilde, kadının özgürlüğü ve eşitliği düzeyi de toplumun tüm kesimlerinin özgürlüğü ve eşitliğini belirlemektedir. Bu nedenle, kadınların demokratikleşmesi, demokrasi ve laikliğin daimi olarak sağlanabilmesi için belirleyicidir. Demokratik bir ulus için, özgürlüğün, özgürleşmiş bir toplumu oluşturması sebebiyle kadının özgürlüğü de büyük bir öneme sahiptir. Kurtulmuş toplum, demokratik bir ulustur.”

Rojava altüst ediyor

Rojava’nın ideolojisi; devlet, barış, özgürlük ve ortak yaşam hakkında bildiğimiz her şeyi altüst etmeye kalkışmaktadır. Açık bir şekilde, hiyerarşinin tüm formlarına karşı çıkmaktadır. 17. yüzyıldan itibaren yükselen ulus-devlet, yapay ve sıklıkla otoriter yönetim anlayışı gereği, hükmü altında yaşayan azınlıkları bölmekle birlikte, sömürgeleştirmiştir. Bu dışlayıcı, şiddet gösteren ve hiyerarşik sistem, toplumsal çeşitliliğin, yurtseverliğin ve ulusal birliğin anti-tezi olduğunu öğretmiştir. Tek dil, tek bayrak, tek kimlik ve tek millet efsanesine dayanan ideolojisiyle toplumsal çeşitlilikler, ulus-devlete kurban edilmektedir.

(…) Demokratik konfederalizm, radikal olarak kökleşmiş taban modeli sayesinde, ilkel nefret ve köklü etno-dini kutuplaşmaları yeniden ele alan alternatif bir projeyi öne çıkarmaktadır. Rojava’da uygulanan demokratik konfederalizm, burada yaşayan kültürlerin ve dinlerin zengin mozaiğini ortadan kaldırmak yerine, toplumsal çeşitliliğin üzerinde gelişen, zenginleştirilmiş bir toplumu bir araya getirmektedir.

Solun yanılgısı

Solcuların birçoğu, demokratik konfederalizm bünyesinde bulunan tüm ulusal kimliklerin vurgulanmasının ortadan kaldırılması gerektiği imasında bulunarak hataya düşmektedir. Kürt, Ermeni, Süryani, Êzidî ve diğer “milliyetçiliklerin(!)” vurgulanmaması gerektiğini söylemektir. Bu, derin bir Avrupa merkezli ve oryantalist bakış açısıdır. Bir Êzidî’ye, “Êzidî olmaktan vazgeç” ya da bir Kürt’e, “Kürt olmaktan vazgeç” demek, yalnızca ezilen halkların yok edilmesi üzerine kurulu olan, emperyalist ve soykırımcı güçlere hizmet edecektir.

Aksine, Rojava’da uygulanan demokratik konfederalizm, bütün kültürlerin kendi antik geleneklerinin ve renklerinin zengin güzelliğini karşılıklı bir şekilde vurgulayarak özgürce yaşaması demektir. Kendi kimliğinle gurur duyarken, ortak yaşamın adem-i merkezileştirilmiş mekanizmalarının aktif bir şekilde güç hiyerarşilerini parçalaması demektir. Demokratik konfederalizm, çokkültürlü düzen (multicultiralism) için net saygı demektir, yüzyıllar boyunca asimilasyona zorlanan ve önlemek için savaştıkları her şeyi reddederek ezilen etno-dini azınlıklara alternatif bir “yurttaşlık” türetmesini söylemek değildir. Rojava; çokkültürlü düzenin, demokratik bir ulusun belkemiği olduğunu savunmaktadır.

Üç dilli eğitim

Pratikte bu düşünce, Rojava’da eğitim verilen, üç en yaygın dil tarafından karşılanmaktadır: Kürtçe, Arapça ve Süryanice. Sokak tabelaları üç dillidir. Çoğunluğun yönetiminin, azınlıklara zarar vermemesini sağlamak için, Ermeniler gibi azınlıklara karar verici kapasite ve mecliste fazladan koltuk verilmektedir… Yok etme tehdidi veya korku yerine, toplumsal çeşitlilik çoğaltıldı, desteklendi, teşvik edildi ve kutlandı.

Komünleri oluşturmak

Demokratik konfederalist bir sistemde, halkın, yurttaşlığa katılması teşvik edilir. Böylelikle halkın çıkarları ve ihtiyaçları etno-dini pozisyonları ve tercihleri tarafından olmak yerine, bunların dışında oluşturulan mekanizmalar vasıtasıyla belirtilmektedir. Uyum sağlamaya yönelik bu yurttaşlık düzenlemesi, yalnızca halk kendi kültürel kimliği yüzünden tehdit edilmediği hissini sağladığında işe yaramaktadır. Bu şekilde, yeni bir biçimde ait olmanın bağlayıcı yolları ve politik dışavurumları yaratılırken, kolonyal yabancılaşma, parçalanma ve kaygılar önlenmektedir. Aynı biçimde, politik ve yurttaşlığa dayalı katılım teşvik edilmektedir. Depolitize edilmiş, kayıtsız ve ilgisiz bir toplum, demokratik bir toplumun anti-tezi olarak görülür. Dolayısıyla bu sistem, yurttaşlığın özünü, özgürlüğün psikolojisiyle yeniden oluşturmaktadır. İçselleştirilmiş, öz haline gelmiş nefreti ve diğerlerine olan tahakkümü söktüğü gibi, kolonyal ile kapitalist ötekileştirme pratiklerini parçalamaktadır. Eduardo Galeano’nun deyişiyle, “kişiliksizleri” yapı-söküme uğratmaktadır. (…)

Eksiklikleri görmek

Peki Rojava, ırkçılığın, sınıf mücadelesinin ya da cinsiyet sapmasının ya da diğer ayrımcılık pratiklerinin her türlü formunu söküme uğrattı mı? Kesinlikle hayır. Ama “o” aktif bir şekilde, sahici bir demokratik toplum arayışı adına baskının her türlü formunu önlemek ve yok etmek için toplumu yeniden yapılandırmaktadır. İşlerin nasıl yürüdüğünü ve neyin yürümediğini göz önünde bulundurmak ya da hangi değişikliklerin gerektiğini görmek için Rojava’yı romantize etmemek, eksiklikleri rasyonel olarak görmek önemlidir. İnovasyon, adil ve demokratik bir toplumun başarısında dogmatizmden kaçınmak için gereklidir. Murray Bookchin’in deyişiyle, “Eğer imkânsızı gerçekleştiremezsek, düşünülemeyen bir şeyle yüzleşebiliriz.” Rojava’dan öğrenilecek esas ders, halkın etkin olarak alternatif dünyayı kurarken diğerlerini hayal etmeye devam etmesidir. Yaralandı ve terk edildi ama halen nefes almaktadır. Üstelik enternasyonal solun desteğinin eksikliğine, tekrarlanan işgallere, ilhaklara, sömürgeleştirmeye, etnik temizliğe ve Türkiye ve onunla bağlantılı güçlere rağmen nefes almaktadır.

Alternatifi kurmak

Amerika’da siyah topluluğun yaşadığı acımasızlık ve şiddet, vicdan sahibi olan, karşılıklı saygı, insan sevgisi ve komünlere dayalı toplumlar kurmak isteyen herkesi derinden şok ve travmatize etti. Amerika gibi yerlerde böyle bir alternatif toplum çıkarmak amacıyla, üçüncü dünya halklarının devrimleri üzerinde çalışılmalı ve imrenildiği kadar daha ciddi bir şekilde göz önünde bulundurulmalıdır. Dersler çıkarılmalı, sorular sorulmalı, fikir alışverişleri olmalı ve bahsi geçen toplumun sosyo-politik yapılarına özgü uyum sağlayacak yenilikçi değişikler uygulanmalıdır. İçinde bulunduğumuz esaret biçimi farklı görünse de buna rağmen Kürtler ve Amerikalı Siyahlar olarak, nihayetinde bizleri öldürmeye devam eden, sayısız şiddet formunu bize empoze eden aynı baskıcı sistemle karşı karşıya bulunmaktayız. Rojava’yla alternatif bir dünyanın mümkün olabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Şimdi ise dayanışma bizi birleştiren köprüye dönüşmeli.

***

*Bu yazı, “Police abolition and other revolutionary lessons from Rojava” başlığıyla, Hawzhin Azeez tarafından roarmag.org için yazılmıştır, Hez Reman tarafından çevirilmiştir, Cemal Sarı tarafından düzenlenmiştir.

Kaynak: Police abolition and other revolutionary lessons from Rojava

https://politikosbiosethos.blogspot.com sitesinden kısaltılarak alınmıştır.

Etiketler: Rojava
Yeni Yaşam Gazetesi

Yeni Yaşam Gazetesi

Tüm Yazılar

İlgili Haberler

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz
Dünya

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz

‘Milletine söyle Müslüman olsun’
Dünya

‘Milletine söyle Müslüman olsun’

KDP Şengal için ısrar ediyor
Dünya

KDP Şengal için ısrar ediyor

Sol Parti Eşbaşkanı Kipping’den HDP için çağrı
Dünya

Sol Parti Eşbaşkanı Kipping’den HDP için çağrı

CIA: Kaşıkçı cinayetinin emri Prens Salman’dan
Dünya

CIA: Kaşıkçı cinayetinin emri Prens Salman’dan

Ordu muhtıra verdi, Paşinyan ‘darbe’ dedi
Dünya

Ordu muhtıra verdi, Paşinyan ‘darbe’ dedi

Daha fazla yükle
Sonraki Haber

Sessiz kalamayız

Gazetemize ulaşmak için tıklayınız…

Son haberler

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz

ABD: Ermenistan’ın demokrasisini ve egemenliğini destekliyoruz

Tecrit Mardin’de protesto edildi

Tecrit Mardin’de protesto edildi

Bir korucu ölü olarak bulundu

Bir korucu ölü olarak bulundu

Eşbaşkanlık: Eşit ve özgür yaşamda ısrardır

Eşbaşkanlık: Eşit ve özgür yaşamda ısrardır

Fezleke oyunları

Fezleke oyunları

‘Milletine söyle Müslüman olsun’

‘Milletine söyle Müslüman olsun’

Mükafat ve ölüm 

Rengin sesine bir kapı

Adaletin göz bağını açmak

Adaletin göz bağını açmak

İnfaz!

Beddua

Terkoğlu ve Pehlivan OdaTV ile yollarını ayırdı

Terkoğlu ve Pehlivan OdaTV ile yollarını ayırdı

Yeni Yaşam Gazetesi

Bilgilerimiz

  • Künye
  • Hakkımızda

Bizi takip et

No Result
View All Result
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler