Aydın, Manisa, Çanakkale ve Denizli’de yoğunlaşan Jeotermal Enerji Santralleri (JES) kuruldukları bölgelerde tarım üretimlerini darbelerken su havzalarını da zehirlemeye devam ediyor. CHP, ortaya çıkan sorunları yerinde görmek için oluşturulduğu iddia edilen bir JES Komisyonu kurdu. Komisyonun ziyaretleri JES’lere karşı gelişen halk muhalefetini sönümlendirmeyi amaçladığı ise açıklamalarından anlaşılabiliyordu. Komisyona başkanlık eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ve diğer komisyon üyeleri Aydın, Denizli ve Manisa’ya giderek şikâyetleri dinledi. Öztunç, Denizli’de yaptığı açıklamada, ‘JES’lere ve sermayeye’ karşı olmadıklarını, sadece uygulamanın dünya standartlarında olmasını istediklerini belirtti.
Öncelikle JES’lerin ne olduğunu hatırlayalım. Türkiye’de en az 3 kat arz fazlasına ulaşılan enerji üretim kapasitesine karşın, JES’lerin yoğunlaştığı 4 il dışında neredeyse tüm illerde faaliyet gösteren ve AKP iktidarınca da ciddi anlamda desteklenen JES’ler, bulunduğu çevreyi zehirlemekle meşgul. Yerin binlerce metre derinliğe inilerek magmaya yakınlaştıkça ortaya çıkan ve ağır metallerle dolu sıcak akışkanın yeryüzüne çekilerek çevresinde bulunan suları bu akışkanla ısıtıp buhar enerjisi ile yapılan enerji üretim biçimidir. Kömürlü ya da doğalgazlı termik santrallerin çalışma mantığı ile enerji üretilen bu tesislerden bulunduğu çevreye, yer altı-yer üstü sularına ve havaya zehir saçılıyor.
Öztunç, sermayeye karşı olmadıklarını belirttiği noktada söylenecek çok fazla bir şey kalmıyor aslında. Ancak JES’lere karşı olan halkın yaşayarak gördüğü zararı kötü üretime bağlayıp, dünya standartlarından söz etmesi bir şeyler söylememizi gerektiriyor. CHP’nin bir sermaye partisi olduğunu zaten bilen biliyor fakat bilmeyenler ise umut bağlıyor. Gittikleri kentlerde görüştükleri JES karşıtı örgütleri ve kişileri JES’lere değil, uygulamaya karşı çıkmaları biçiminde özetlenebilecek öneri ve açıklamalarının JESDER’den destek bulduğu kesin. JES üretimine soyunan sermayenin örgütü olan JESDER, Aydın B. Belediyesi ile görüşmeler yaptığı, JES’lerde üretim sonrası ortaya çıkan zehirli atık sıvıyla kenti ısıtmayı önermesi dikkat çekici bir ayrıntı.
Sermayeye karşı olmayanın sermaye çıkarına tutum alması yadırganamaz. Bu nedenle CHP’nin bu yaptığı ziyaretleri yadırgamıyoruz ancak halkın kandırılmasına da göz yummamız beklenmemeli. JES’ler yer altından çektikleri zehirli akışkanı reenjeksiyon kuyuları ile yeniden yer altına basmaları gerekirken (Ki bunun da ciddi sonuçları var) bunun maliyetinden kurtulmak için akışkanı evsel ısıtma, seracılık ve meyve kurutma gibi alanlara kaydırmak istiyorlar. Tam da bu kapsamda Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde jeotermal deşarj suyu (Bu ‘deşarj suyu’ su değil, santral için gerekli ısısı azalmış zehirli akışkandır) kullanılarak işletileceği belirtilen Sındırgı Sebze Meyve Kurutma Tesisi kuruluyor. Aynısını Aydınlı çiftçilere seraları ısıtmak için de öneriyor olmaları, JES karşıtlığına yanıt arama çabası dışında, atık zehirden gelir elde etme hesabı da yapılıyor.
CHP’li komisyonun benzer argümanlarını JESDER de kullanıyor. JESDER, 2018 yılında Manisa ve Aydın’da yerel basına jeotermal uygulamaları ile ilgili bilgilendirme toplantıları gerçekleştirmişti. Dernek, “Hayatta ne yaparsanız yapın yüzde 100 yararlı, temiz diye bir şey yok. Biz de o anlamda jeotermaller olarak yüzde 100 temiz değiliz. Aydın’da bir sorun var ama bu bir süreçtir. 2009’dan sonra uygulama hızla düzeliyor. İşletmelerce akışkan derelere bırakılmıştır, yaptık. Ama sürekliliğe bakmak gerek. Bu devamlı mı yapılıyor, yoksa anlık geçici süreyle mi yapılıyor?” Lafa bak hizaya gel demek dışında bir söz bulmak zor. Yapılan itiraf pespayeleği ortaya koyarken, bir de utanmadan ‘Devamlı mı yapılıyor’ sözleri aslında gerçeği yansıtıyor.
CHP, dünya standartlarında üretim gerekli derken aslında JESDER de aynı şeyi söylüyor. Ancak bu işin standardı dünyada ve Türkiye’de aynı ve hiçbir değişiklik yok. Dünyayı yok oluşa sürükleyen kapitalizmin yaşama zarar vermeden bir üretim yapması mümkün mü? İsviçre’den, G. Kore’den ve ABD’den bazı örnekler vermeye uğraşmayacağım. Ancak reenjeksiyon sonrası JES sondaj alanlarının bulunduğu bölgelerde depremlerin ortaya çıkması yer altı sularının kirlenmesi vb. nedenlerle JES projelerinden nasıl vazgeçtiklerini merak edenler varsa google üzerinden araştırma yapması yeterli olacaktır. Özellikle, JES’lerin zararlarını görmüş ve yaşamış insanların sermayeyi savunan siyasi yapılardan uzak durmalarını önemle belirtmem gerekiyor.